Diyarbakır’da yaşayan Hamdiye Akan, kronik böbrek yetmezliği yaşayınca Dicle Üniversitesi Hastanesi’ne başvurdu. Hekimler, Akan’ın her iki böbreğinin de çalışmadığını tespit etti. Birinci olarak Akan’ın eşi böbreğini vermek istedi fakat şeker hastalığı olduğu için kabul edilmedi, akabinde oğlu Nurullah böreğini vermek istedi annesine. Nurullah’ın da obez olması nedeniyle tabipler nakli riskli buldu.

Bunun üzerine rejim yapmaya karar veren Nurullah Akan, 5 ayda 35 kilo verdi. Nurullah’ın ülkü kiloya düşmesinin akabinde tabipler anne ile oğlunu birebir anda ameliyata aldı. Başarılı geçen ameliyatta, Nurullah’ın sol böbreği alınarak annesi Hamdiye Akan’a nakledildi.

‘ANNEM BANA BİR CAN VERMİŞTİ, BİR CAN DA BEN ANNEME VERDİM’

Ameliyat sonrası sevinçten yüzü gülen Nurullah Akan, çok memnun olduğunu lisana getirerek yaşadığı süreci şöyle anlattı:

“Annemin 6 aydır böbrek yetmezliği var, 6 ayın sonunda böbrek nakil edilmesi gerektiğini söylediler, ben de ‘ben vericiyim’ dedim, o esnada da kilom fazlaydı. Birinci geldiğimde kilodan ötürü, olmaz dediler, sonra ben diyete başladım kilo verdim. 5 ayda 127 kilodan 92 kiloya düştüm, direndim ve başardım. Spor yaptım, yemek fazla yemedim, annemin hayatını kurtarmak için azimle direndim. Organ nakli haftasıymış bu hafta, biz de yeni öğrendik, organ nakli hayat kurtaran bir şey ve çok hoş. Annem bana bir can vermişti, bir can da ben anneme verdim. Artık çok memnunum, böbreğim anneme oldu, çok şükür, çok sağlıklı geçti ameliyatımız. Tüm hekimlerimize teşekkür ediyorum.”

‘OĞLUM ZORLA İLLA BEN VERECEĞİM DEDİ’

Hamdiye Akan ise, “İlk başta istemiyordum oğlum versin, zorla ‘illa ben böbreğimi vereceğim, diyaliz kabul etmiyoruz, kim sana bakar’ dedi, mecbur kaldım kabul ettim. Babası ben vereceğim dedi, onun şekeri vardı olmadı” biçiminde konuştu.

‘NURULLAH BİZİM İÇİN BİR KAHRAMANDIR’

Organ Nakli Cerrahi Sorumlusu Doç. Dr. Mehmet Veysi Bahadır, böbrek naklinin organ nakli haftasına denk gelmesinin manalı olduğunu belirterek, anne ile oğlunun durumunun iyi olduğunu söyledi.

Nurullah’ın bir kahraman olduğunu tabir eden Dr. Bahadır, bilhassa beyin vefatı gerçekleşen bireylerin organ bağışında bulunmasının değerine vurgu yaparak şöyle konuştu:

“Hastamız, böbrek yetmezliği tablosu bir yıl içerisinde gelişen bir hasta. Oğlunun hafif bir obezitesi vardı ve ailede böbreğini verebilecek tek kişi olarak bize sunuldu. Kendisinin obezitesi olduğu için, obez hastaların yani kilosu olan hastaların iyi bir organ vericisi olduğunu düşünmüyoruz. Kendisi çok azimli, annesi için kilo verdi ve kilosu uygun şartlara geldi, biz de ondan sonra ameliyat kararı aldık. Kendisinin sol böbreğini aldık, kendisi bağışladı, kendisi bir kahraman bizim için. Organ vericilerin tamamı o denli. Annesine böbrek naklini gerçekleştirdik, annesi iyi, klinik tablosu çok iyi, geceyi de çok iyi geçirdiler. Natürel bizim ağır bakım ve klinik takibimiz devam ediyor her iki hasta için.”

“İşler şu anda yolunda görünüyor. Bu süreç bittiğinde annesi bu böbrekle yeni hayatına dönecek ve sağlıklı bir formda hayatını devam ettirecek. Verici de kendine dikkat edecek, kilo vermeye devam edecek, daha sağlıklı ve daha olumlu bir yaşama geçerse çok büyük bir ziyan görmeden hayatına devam edecek. Annesi, kronik böbrek yetmezliği hastası, iki böbreği de çalışmıyordu, biz ona oğlundan aldığımız böbreği takarak diyaliz sürecine girmeden tekrar böbrekli ömrü başlatmış olduk. Alışılmış bizim isteğimiz, bu haftanın kıymetini vurgulamak ismine söylüyorum, yaşayan ve hayatına devam eden bireylerin değil de beyin vefatı gerçekleşmiş şahısların organ bağışı yapması değerlidir ve bunu istiyoruz.”