Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü Arif Kızılyalın, TFF 1. Lig’in 33. haftasında oynanan maçlarda yaşanan ve kamuoyunda tartışmalara sebep olan olaylarla ilgili Cumhuriyet TV’ye konuştu. Arda Özarda’nın sorularını yanıtlayan Kızılyalın, kapanmaya karşın tribünlerde binlerce kişinin yer almasını “samimiyetsizlik” olarak niteledi:

“Bir ülkede ya tam kapanma uygulanıyordur, ya da uygulanmıyordur. Gerçi ‘tam kapanma’ dedik lakin, biliyorsunuz 16,5 milyon kişi muaf. İnşaat bölümü, üretim bölümü vesaire. Demek ki tam kapanma değil, ülkenin aşağı üst altıda biri esasen çalışıyor. Üç milyon kişi de ‘muaf’ dokümanı almış, onları da çıktık, tatil bölgelerine gidenleri çıktık, spor münasebetiyle muafiyetten yararlandığı tez edilen kısmı de koyduk, neredeyse ülkenin yarısı… Tam kapanma değil, aksine tam açılma.”

“BU, SAMİMİYETSİZLİKTİR”

Kızılyalın, Giresunspor kaptanının açıklamalarına vurgu yaparak, akıllara ziyan manzaraların olduğunu söyledi:

“Halbuki tabir ettiğimiz üzere, Giresun’daki maç, Adana’daki maç akıllara ziyan imajlara sahne oldu. Bilhassa Giresun – Akhisar maçında, şöyle mantıksızlık yapmışlar, ‘sağlık çalışanları’ ismi altında dört beş bin kişi tribüne alınmış ve yalnızca küçük bir tribün açılmış, beşerler yan yana… Madem seyirci alıyorsunuz, bütün tribünleri açın, beşerler aralıklarla otursunlar. Bakın, ona vallahi lafım olmaz. Yalnızca İçişleri Bakanı’nın tam kapanma kurallarını uygulayıp uygulamaması sıkıntısına dayanır lakin insanları hastalıkla burun buruna getiriyorsunuz. Hatta Giresunspor’un grup kaptanı Eren Tozlu, sevgili bir kardeşimdir, maç sonrası yaptığı açıklamada ‘Kısıtlamalara rağmen bizi destekleyen taraftarımıza teşekkür ederim’ derken uyandı, ‘Sağlık çalışanı taraftarlarımıza’ dedi. Oradaki beş bin kişinin sıhhat çalışanı olmadığını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, Giresun’un ekip kaptanı Eren Tozlu da biliyor. Bu, samimiyetsizliktir.”

“AKIL SIR ERMİYOR”

Kızılyalın, kelamlarına şöyle devam etti:

“İstanbul’daki derbi maçlarda da benzerini gördük, Türkiye’nin çeşitli vilayetlerindeki maçlarda bu tip imgelere şahit olduk, o vakit kurala uyan öteki ekiplerin hatası ne? Üstün Lig’de bu hafta Galatasaray – Beşiktaş maçı var. Gönül ister ki o maça sıfır seyirci gelsin. Ancak Galatasaray da muhtemelen sisteme ayak uydurur ve muhtemelen üç dört bin kişiyi ‘sağlık çalışanı’ ismi altında tribüne alır. Bu, samimiyetsizliktir. Açıkçası burada TFF, kuralları işletmiyor. İçişleri Bakanlığı kuralları hiç işletmiyor. Herkes başına nazaran, işine geldiği üzere ceza kesiyor yahut kesmiyor. Emsale dayanıyor, yalnızca TFF 1. Lig’de şampiyonluk gayreti yok, Harika Lig’de kümede kalma uğraşı var, 2. Lig’de, 3. Lig’de çatır çatır maçlar oynanıyor, o vakit onların günahı ne? ‘Onların günahı ne?’ derken, İstanbul’da bir maç vardı, Diyarbekirspor şampiyon oldu ve 2. Lig’e çıktı, buradan kutlarım. Fakat şampiyonluk kupasını aldıkları imgeyi gördüm, sahanın içinde yüzlerce kişi… Akıl sır ermiyor. Bunu ben sorumlu bir gazeteci olarak gündeme getiriyorum.”

“KURALA UYMUYORSUN, GÜNDEME GETİRENİ CEZALANDIRIYORSUN”

Hükümete seslenen Kızılyalın, tabir özgürlüğünün kısıtlanmasına değindi:

“Sayın Sıhhat Bakanı Fahrettin Koca, Sayın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Türkiye’de her bahis hakkında görüş belirten Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Fahrettin Altun, bu hususta da Allah isteği için tek bir cümle etsinler. Tek bir cümle, ben razıyım. ‘Yanlıştır’ desinler, kimse demiyor. ‘Lebaleb’e AKP kongrelerinden alıştık. Ülkeyi yönetenler, laf ettikleri vakit ‘Siz kongre yaparken iyi miydi?’ denileceğini bildikleri için ne yazık ki cevap veremiyorlar. Ve bu mevzuya yasak gelmiş, RTÜK ‘Bu manzaraları verirseniz ceza veririz’ demeye getirmiş. ‘İstibdat, sansür’ dediğimiz vakit tahminen bizim kanalımız da riske girecek. Fakat hem kurala uymuyorsun, hem de gündeme getirene ceza veriyorsun. Bu türlü de garip bir yerdeyiz.”

“TÜRKİYE’DE ‘BAŞKANLIK’ HEGEMONYASI” VAR

Arif Kızılyalın, Yılport Samsunspor Lideri Yüksel Yıldırım’ın ‘Süleyman Soylu’nun oğlunun ismini vererek içeri girdiler’ açıklamaları ve daha sonra yanlış anlaşıldığını belirtmesi ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

“O husus beni çok üzdü. Ancak bu, garipsediğimiz bir durum değil. Türkiye’de bırakın Sayın Süleyman Soylu’nun akrabalarını, kulüp lideriyle bir arada içeri bir küme insan girerken ne güvenlik araması yapılıyor, ne GBT araması yapılıyor, ne TC kimlik numarası soruluyor. Türkiye’de kulüp lideri da olsanız, bir ‘başkanlık’ hegemonyası var. Bu, herkes için geçerli. İdareler için de geçerli, siyaset için de geçerli, kulüpler için de geçerli. O yüzden ‘Sayın Süleyman Soylu’nun akrabasıyım’ deyip, yanındaki adamlarla girmiş olabilir. Ben de Samsunspor Lideri Sayın Yıldırım’ın yalancısıyım, onun tabiri üzerinden gidiyorum.”

“FUTBOL ÇOK TEHLİKELİ BİR OYUNDUR”

Kızılyalın, taraftarların muhtemel reaksiyonuna de değindi:

“Ama doğal, iş biraz boyut değiştirdi. Süleyman Soylu çabucak harekete geçip ‘Şahsım, ailem ve Türk Polis Teşkilatı’na hakaret eden Samsunspor Lideri hakkında kabahat duyurusunda bulunuyorum’ dedi, savcıları harekete geçirdi. Buradan Sayın Süleyman Soylu’ya naçizane teklifim, futbol çok tehlikeli bir oyundur. Samsunspor da bu ülkenin güzide kulüplerinden biridir. Avrupa kupalarında çaba etmiş, ay-yıldızı göğsüne takmış, göğsünde de ulu başkan Atatürk’ün Samsun’a çıkışının sembolizasyonunu taşıyan bir topluluktur. Sayın Süleyman Soylu dua etsin, seyirci yasağı var. Şayet tribünlerde seyirci yasağı olmasa, olağan günlerde olsaydık, ister İçişleri Bakanı olun, ister Amerika Birleşik Devletleri Lideri olun, siz taraftarın ayağına bastığınız vakit lafı yersiniz. Tribünlerde binlerce kişi, Sayın Soylu’yu bir biçimde anıyor olacaklardı. ‘Bir şekilde’ diyeyim, hakarete girmesin. O vakit Sayın Süleyman Soylu kameralar eşliğinde binlerce Samsunspor taraftarını da mı mahkemeye şikayet edecekti? Biraz gerçekçi olalım, Türkiye gerçeklerini bilelim. Ve Sayın Soylu’ya futbolun Türkiye’de bir inanç olarak kabul edildiği gerçeği doğrultusunda hareket edip topluluklar konusunda açıklama yaparken biraz dikkatli olalım diyorum.”

Cumhuriyet