CHP Genel Lider Yardımcısı Veli Ağbaba, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de ‘Muhakkak sizi biraz dehşet, biraz açlık ve mallardan, canlardan, eserlerden biraz eksiltmekle deneriz. Sabredenlere müjdele’ buyurmaktadır” kelamlarına reaksiyon gösterdi.

Ağbaba, “Hatası Allah’a atmaya çalışıyor. Açlığı ve sefaleti aziz dinimizle örtmeye çalışıyor. 13 uçağından birinden feragat et. Üç beş maaş alan AK Partili milletvekillerinden fedakarlık iste. Dolar bazında ihale verdiğin ‘5’li çeteden’ biraz fedakârlık iste” dedi.

CHP Genel Lider Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP Malatya Vilayet Başkanlığı’nda basın toplantısı düzenledi.

“MADEM AÇLIKLA, YOKLUKLA SINANACAKSIN, 13 UÇAĞINDAN BİRİNDEN FERAGAT ET”

Ağbaba’nın açıklamaları şöyle:

• Türkiye birinci kere en büyük yokluğu ve yoksulluğu yaşıyor. Bayat ekmek kuyruklarını gördü, ikinci el giysi eşyalarının satıldığını gördü, turfanda zerzevatın ziyanlarının anlatıldığını gördü. AKP’nin Genel Lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; ‘Rabbimiz Kuranı Kerim’de ‘Sizi biraz endişe ve açlıkla; mallardan, canlardan ve eserlerden eksiltmekle sınarız’ buyurmaktadır’ diyor. Hani dış güçler vardı ya… Cürmü bu sefer Allah’a atmaya çalışıyor. Açlığı ve sefaleti aziz dinimizle örtmeye çalışıyor. Yoksulun fukaranın sofrasında ekmek azalıyor, açlık var; mallarından kaybediyor. Ancak kendisine bir şey olmuyor.
• Madem açlıkla, yoklukla sınanacaksın, örneğin 13 uçağından birinden feragat et. Yoksul fukara iş bulamazken, meskenine ekmek götüremezken, bayat ekmek kuyruklarına girerken; sen üç beş maaş alan AK Partili milletvekillerinden fedakarlık iste. Yoksul fukaradan fedakârlık isteyeceğine, örneğin dolar bazında ihale verdiğin ‘5’li çeteden’ biraz fedakârlık iste. Onların sofralarında hiçbir şey azalmıyor. ‘5’li çetenin’ sofrasından hiçbir şey azalmıyor. Açlıkla, yoklukla yalnızca yoksul, fukara sınanıyor. Kendilerine gelince lüks var, şatafat var; lüks makam araçları ve uçaklar var; bunlardan fedakârlık etmek akıllarına gelmiyor, bu millete gelince ‘mümin acıyı bal eyleyendir’ diyor. O acı ve baldan sen niçin hiç hissesini almıyorsun. İn o makam araçlarından, uçaklardan; seni de fedakarlık yaparken görelim. Dinimiz komşusu açken tok yatan bizden değildir diyor. Ülkeyi yönetenler şatafat, lüks içerisinde, yoksul fukaranın sofrasından her gün ekmek azalmaya devam ediyor.

“ERDOĞAN KURAN’A, DİNE BİRAZ DA SEN UY”

• Sayelerinde ülke yokluğa mahkûm oldu, hazretlerinin tekliflerine bakın. Ne diyor Sayın Emine Erdoğan, ‘porsiyonları küçültün’; bir milletvekili ‘1 kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi 2 kilo yerine iki tane alırız’ diyor. Turfanda zerzevat sıhhate ziyanlı diyorlar, kendi göbeklerini eritmeyi hiç düşünmüyor. AKP’li bir vekil de yeni belirlenecek taban fiyatla ilgili olarak ‘onu düşünenler düşünsün, Allah da yardımcıları olsun’ diyor. Kendileri üçer beşer maaş alıyorlar, taban ücretliyi Allah’a havale ediyorlar. Yandaş gazeteler markete küçük otomobille tok karnına çıkın diyor. Çürük zerzevatın, bayat ekmeğin yararlarını anlatıyorlar. Bunların sofralarında israfın arttığı görüyoruz. Erdoğan biraz Kuran’a, dine sen uy. Din yolsuzluk, rüşvet, israf haramdır, günahtır diyor. Diyanet İşleri Lideri ‘dişte altın kullanılması günahtır’ diyor. Yahu beşerde altın alacak hal mi kaldı.

“ASGARİ FİYATIN KIYMET KAYBI 2 BİN 535 TL OLDU”

“Bakan ‘aya sert iniş yapacağız’ diyor. Aya değil, açlığa sert iniş yaptık. Şu anda dolar olmadığı kadar yüksek, daha doğrusu Türk parası bütün para üniteleri karşısında kıymet kaybediyor. Yalnızca dolar karşısında değil, Sudan para ünitesi karşısında, Afganistan para ünitesi karşısında paha kaybediyor. Taban fiyat bu yılbaşında tespit edildiği vakit 384 dolardı, şu anda 202 dolar. Ocak ayındaki dolar kuruna nazaran minimum fiyatı hesapladığımızda fiyatın 5 bin 360 lira olması gerekiyor. Minimum fiyattaki kayıp 2 bin 535 TL olmuş durumda. Bir minimum fiyatlı ocak ayında 477 litre süt alabiliyorken bugün yalnızca 188 litre alabiliyor. Bir litre sütün fiyatı bugün itibariyle marketlerde 15 TL’yi buldu. Taban fiyatlı çocuğuna artık bir paket süt dahi alamıyor. Bir vakitler bizden taban fiyattan daha geride olan Avrupa birliğinin en fakir ülkelerinden biri olan Romanya’da, Minimum fiyatla 464 litre süt alınabiliyor. Bir taban fiyatlı ocak ayında 397 adet ekmek alabiliyorken, artık alabileceği ekmek sayısı 310 adete düşmüş. Ortada kayıp 87 adet. Ocak ayında 3130 adete denk gelen yumurta, bugün itibariyle 2468 adete denk geliyor. Bugün artırımlara nazaran hesaplarsak örneğin taban fiyat yumurtaya nazaran hesaplanacaksa minimum fiyatın 4 bin 695 olması lazım.”

“İHRAÇ EDECEK BİR ŞEY KALMADI, POLİSİMİZİ KATAR’A İHRAÇ EDİYORUZ”

• Türkiye’de yoksulluk var, yokluk var. Türk Lirası tarihinin en bedelsiz günlerini yaşıyor. Bizim hükümet ne yapıyor. Neyi satacağımız şaşırdık satacak bir şey daha bulduk Polisi Katar’ın buyruğuna veriyoruz. İçişleri Bakanı bunu bir müjde olarak söylüyor. ‘3200 polisimiz Katar’a gönderiyoruz’ diyor. Katar’da Dünya Kupası finalleri için 3250 çevik kuvvet polisi görevlendirmekle övünüyorlar. Türkiye’nin geldiği nokta bu; ihraç edecek bir şeyimiz kalmadı, polisimizi ihraç ediyoruz. Katar’a tank palet fabrikasını vermiştik. Artık de emniyet teşkilatımızı veriyoruz. Polis Teşkilatı İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak nu ülkenin asayişini korumakla mükelleftir. İçişleri Bakanı’na söylüyorum. Polise 3600 ek göstergeyi vermiyorsun, Meclis’e gelirken peşine takmış olduğun 300 polisten utanmıyorsun, 3600’ü vermiyorsun. Lakin ne yapıyorsun Katar’a polisimizi güvenliği sağlamak için görevlendiriyorsun. Buradan söylüyoruz Katar’da polislerimizin Can güvenliğinden sen sorumlusun.

“KATAR OSMANLI’YA BAĞLI KÖYKEN ARTIK TÜRKİYE’NİN SAHİBİ OLACAK KONUMDA”

• Bir vakitler Osmanlı’ya bağlı bir köy durumundayken Katar, artık Türkiye’nin sahibi olacak noktaya gelmiş durumda. Bir daha söyleyeyim: Osmanlı periyodunda bir köy olan Katar Erdoğan sayesinde yavaş yavaş ülkenin tapusunu üzerine geçiriyor. Yazıklar olsun gözümüzden sakındığımız polisimizi askerimizi Katar’a gönderenlere. Yarın bir terör saldırısı olsa ya da öteki bir şey olsa bunun sorumlusu da hükümet. Polisimiz maalesef maksat dışı kullanılmaya devam ediyor, hem muhafaza manasında hem de yapmış olduğu angarya iş manasında. Bunu yapanların da tarih önünde hesap vereceklerini söylemek istiyoruz. Ulusal ve yerli anlayışa bakar mısınız, para pul olmuş, prestijimiz sıfırlanmış, Türk polisi Türk askeri yalnızca ve yalnızca para karşılığında Katar’ın eline veriliyor

“TÜİK’İN İŞSİZLİĞİN AZALDIĞINI SÖYLEMESİ İŞSİZ GENÇLERE HAKARETTİR”

“Saray’ın TÜİK’i ne yapıyor? Minimum fiyatla ilgili ‘ben yokum bu işte’ diyor. TÜİK’in datalarının temel alınması lazım, gerçi hespaları aslında düzmece ancak TÜİK artık Taban Fiyat Tespit Kuruluna hesap yapamıyor, sorumluluktan kaçıyor. Aylardır TÜİK ile İŞKUR ortasındaki kovalamacayı dikkatle izliyoruz. TÜİK’in her ay düşürdüğü işsizliği, İŞKUR yükseltmeye devam ediyor. Devletin iki kurumu her ay birbirini yalanlamaya devam ediyor. TÜİK’in her ay açıkladığı gerçek dışı bir bilgiyi, İŞKUR kendine kayıtlı işsizlerle çürütüyor. TÜİK, işsiz sayısının Ekim ayında bir evvelki aya nazaran 75 bin kişi azaldığını sav ediyor. Devletin bir öbür kurumu İŞKUR ise Eylül ayından Ekim ayına işsizlik ödeneğine başvuran kişi sayısındaki artışın 114 bin olduğunu açıklıyor. Bizler her ay birbirine giren bu iki devlet kurumunu takip ediyoruz. Kayıtlı dataya sahip İŞKUR dataları elbette anketli ve makyajlı TÜİK bilgilerine nazaran daha sağlamdır. Bunun yanı sıra TÜİK dar tarifli işsizliğin Ekim ayında 0,2 puan azalarak düştüğünü argüman ediyor. Beşerden Allah’tan korkar. TÜİK’in işsizliğin azaldığını söylemesi işsiz gençlere hakarettir. Birebir datalarda TÜİK gerçek yani geniş tarifli işsizliğin ise 1 puan artarak yüzde 22,8’e yükseldiğini açıklıyor. Bir öbür deyişle TÜİK, kendi bilgilerinde kendisini de yalanlamaya devam ediyor. TÜİK artık Saray’ın talimatıyla pinpon topuna dönüştüğü için, kendi içinde de çelişkiler yaşıyor. TÜİK devletin prestijini düşürüyor.”

“SEFALET ENDEKSİ YÜZDE 70’LERİ AŞMIŞ DURUMDA”

• Sefalet endeksi de yeni açıklandı. Sefalet endeksi resmi işsiz ve enflasyonun toplamıdır. 2004 yılında yüzde 16,9 olan sefalet endeksi şu an resmi makyajlı bilgilerde dahi 32,5’e çıkmış. Halbuki bu oran gerçeği yansıtmaktan çok uzak. Gerçek enflasyon yüzde 50’leri aşmış, gerçek işsizlik oranı ise yüzde 23’e dayanmış olduğu ülkede temelinde sefalet endeksi yüzde 70’leri aşmış durumda. AKP iktidarının geldiği son nokta; açlık, yoksulluk, işsizlik, hayat pahalılığı yani elhasıl sefalettir. Adaletsiz Kalkınma Partisinin, halka sefaletten diğer bir şey sunacak hali kalmamıştır. Beşerler artık aç kalmamak için giysilerini satmaya başladı. Beşerler eşyalarını satıyor. 19 yılın sonunda geldiğimiz yer açlık. Tarihi geçmiş eserleri almak için kuyruklar oluşuyor. Artık pazarda alışverişin en ağır yapıldığı saat akşam. Karanlık olunca en çok alışveriş yapılıyor. Porsiyonları küçültün, kombiyi kısın diyorlardı. Peygamber efendimizin yemek yerken midesini tam doyurmadığını söylüyorlar. Biraz da kendileri Peygamber efendimizi örnek alsın.

“İLERLEYEN GÜNLERDE TOPLU İFLASLARIN YAŞANMASI KAÇINILMAZDIR”

“Artan döviz kurları ve yüksek enflasyon, esnafların kepenk kapatmasına neden oluyor. 2020 yılının Kasım ayına nazaran iflas sayısındaki artış ise yüzde 22’yi aştı. Bunun yanı sıra kapanma periyodunda bankalara ve piyasalara olan borçların katlanarak artması ve esnafların kur krizine bağlı olarak borçlarını ödeyememesi de iflasların bir öbür nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de esnaf ve sanatkârlar sicil gazetesi bilgilerine nazaran bu yıl içinde iflas eden esnaf sayısı en az 88 bin 734 olmuştur. Yalnızca bu yılın Kasım ayında iflas eden esnaf sayısı en az 9362’dir. 2020’nin kasım ayında iflas eden esnaf sayısı ise 7 bin 677’idi. Geçen yılın Kasım ayına nazaran iflas sayısındaki artış ise yüzde 22 oranında artmıştır. Bir öbür deyişle; bu yıl içerisinde her ay 8 bin 66 esnaf her gün ise en az 269 esnaf kepenk indirmiş oldu. Türkiye’de döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar sonucunda iktisat artık durma noktasına gelirken, duran iktisatta ilerleyen günlerde toplu iflasların yaşanması kaçınılmazdır. Erdoğan daima faize karşı olduğunu, faizleri indirdiğini söyleye dursun, bu durum esnaflarımız için gerçeklikten uzaktır. Esnaflarımız hala kapanma sürecinde çektikleri kredilerin faizleri ile uğraşmakta ve birçok esnafımızda bu kredi faizlerini ödeyememektedir. Esnaf sigorta primlerini de ödeyememektedir.”

“MALATYA’DAKİ UYUŞTURUCU SATICISINI HANGİ AKP’Lİ VEKİL KOLLADI?”

“Malatya’da maalesef bu iktidar periyodunda yalnızca makus şeylerle gündeme gelen bir vilayet pozisyonuna geldi. Bu utancı kim yaşatıyor, AKP milletvekilleri sayesinde AKP sayesinde yaşıyoruz bu utancı. Geçtiğimiz günlerde 30 Ekim’de Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğüne bir uyuşturucu operasyonu yapıldığını ve bu uyuşturucu operasyonu sonucunda Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğünde yani çocuklarımızı emanet ettiğimiz kurumda 5000 tane uyuşturucu hap ele geçirildiğini daima birlikte utançla gördük. Malatya Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğü uyuşturucu zulası ve lojistik Merkezi olmuş durumda. Vilayet Müdürü sürücüsü Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürü makam aracıyla sağa sola uyuşturucu transferi yapıyor, tek bir kimse bile misyondan alınmıyor. Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğünün derhal vazifeden çekilmesi lazım. Bu uyuşturucular kimlere servis ediliyor, kimlere satılıyor, başta devlet vazifelileri bu uyuşturucu olayının içinde var mı, bunları hangi milletvekili koruyor, bunları hangi AKP Malatya Milletvekili koruyor, bu uyuşturucu satan şahsı hangi milletvekili Aile Toplumsal Hizmetler Vilayet Müdürlüğü’ne başlattı tüm bunları biliyoruz ki bunların haberi olmadan devlete bir kişinin adım atması mümkün değil. AKP milletvekillerine söylüyorum, vekillerin kefaleti olmadan bir kişinin orada çalışması mümkün değil hangi AKP milletvekili kefil olmuş, hangi siyasetçi bu pisliği bu rezilliği koruyor bakın. Türkiye’de terörden daha tehlikeli bir bahis var ki o da uyuşturucu. Daima uyuşturucunun elinde gençlerimiz yok olmakta.”

“MALATYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ LOKAL BASINI DESTEKLEMELİDİR”

“Yerel basınlar içinde bulunduğu zahmetler her geçen gün artarak devam etmekte. Artan kağıt fiyatları, matbaa masrafları, işçi masrafları üst üste geldiğinden gazetelerin yayın yapması olanaksız durumda. Bugün gazeteler, muhabirler büyük bir fedakarlıkla kendi çocuklarının nafakalarını gazeteler ek yatırarak büyük bir iş yapmaktadır. Malatya’daki mahallî gazeteler bölgede yarar açısından en düşük kazanan vilayetlerden biri, resmi ilan bakımından bölgede en düşük gelirli alan vilayetlerden birisi. Sayıştay’ın son raporuna nazaran Büyükşehir Belediyesi ihaleleri parçalayarak ilan vermeye tercih ettiği için mahallî gazetelerde büyük kayıplar yaşıyor. Mahallî idarelerin mahallî basına takviye olması beklenirken daha zorda bırakması asla kabul edilemez. Kesinlikle lokal idarelerin mahallî basına takviye olması gerekiyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi aldığı kararla kendi yayınlarının lokal yayın organlarınca basılmasına karar verdi. Bu ne demek, lokal basını destekliyorum demek. Buradan Malatya Büyükşehir Meclisine ve Malatya Büyükşehir liderinin sesleniyoruz. Siz de Malatya Büyükşehir Belediye Meclisinde alınan kararları mahallî basınında yayınlayın. Bu mevzuyu takip edeceğiz ve Büyükşehir Belediye Meclis üyelerimiz de bu bahsin takipçisi olacak.”