AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütüphane Söyleşileri kapsamında gençlerle bir ortaya geldi ve sorulara karşılık verdi. Erdoğan, Tartışmalı Kanal İstanbul projesiyle ilgili “” sözlerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması şöyle:
- Kanal İstanbul aslında 11 yıllık bir proje. Benim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım devrinde attığımız bir adım. Kanal İstanbul’a ilgili bir adım atmamız kural. İstanbul Boğazı etraf katliamı için her an bir tehdit. Bilhassa de virajlar noktasında İstanbul Boğazı’nın bir özelliği var. Gemiler birtakım yerde dümen kilitlenmesi dediğimiz durumla karşı karşıya kalabiliyor. İcabında manevrayı yapamaz hale geldiği yerler oluyor. Bir çok defa İstanbul Boğazı’nda kazalar oldu. en son bir Rus savaş gemisi orada biliyorsunuz maalesef bir kaza ile karşı karşıya kaldı. Bir vakitler bir Romen tankeri İstanbul Selimiye’de maalesef bir yangınla tehdit oluşturdu ve 7 ay civarında o Romen tankeri orada yandı. Tıpkı şeyi bir de Kandilli’de bir kuru yük gemisi geldi kıyıya bindirdi. Biz bunlardan hiç kendimize bir şeyler çıkarmayacak mıyız? Bu felaketlerden ders çıkarmamız lazım. Bilhassa yılda 45 bin geminin geçiş yaptığı İstanbul Boğazı’nın bu trafiği daha fazla taşıması mümkün değil. Burada yapılan projeksiyonlar 2050 yılında bu sayının 78 bini bulacağı gösteriyor. Trafik devamlı artıyor. Meğer boğazın inançlı geçiş kapasitesi yalnızca 25 bin. Boğazı gemi geçişlerine kapatamayacağımıza nazaran artan trafiği karşılamak için artık elimizde tek imkan vardı, o da Kanal İstanbul.
“TANKER, BÜYÜK YÜK GEMİLERİ ARTIK KANAL İSTANBUL’A KAYDIRMAMIZ GEREKECEK”
- Proje kapsamında yer alan 500 bin kişi kapasiteli Kanal İstanbul’un her 2 tarafına dedikki adeta kent kuralım. Her 2 tarafa bunu kurarken projelendirme noktasında pek kalite bir şehircilik anlayışı ve bir de İstanbul’da ve Türkiye genelinde biliyorsunuz bizim bir şehircilik planlaması dediğimiz adımlar atıyoruz. Örneğin İstanbul’un Avcılar’ında düşünce var. Zelzele ezası. Biz buradan vatandaşlarımıza diyelim ki bakın burada pek hoş konutlar var. İstanbul’un değişik yerlerinden zelzele tehdidi olan onlara buraları tahlil olarak gösterelim ve buraya taşıyalım. Böylelikle hem bu tehditlerden halkımızı kurtarmış olalım hem de bu kanalın her 2 tarafında dikey mimari değil amacımız yatay mimari. Taban +4 bilemedin +5… Daha fazla olmayacak. Bu türlü bir yapılanmayla hem görünümünü çok çok hoş yapacağımız bir mimariyle İstanbulumuzda Kanal İstanbul’un etrafına bunu yapalım dedik. 11 başka üniversiteden 51 bilim insanı ile toplam 204 uzman burada misyon yaptı. Bu misyonun sonucunda de kanalın uzunluğu 45 kilometre, genişliği en az 275 metre, derinliği 20,7 yani 21 diyelim bu türlü bir derinlik kelam konusu. Yapılan etütler Kanal İstanbul’daki gemi trafiğinin boğaza nazaran 13 kat daha inançlı gerçekleşeceğini bize gösterdi. 13 kat daha inançlı bir durum kelam konusu olduğuna nazaran bizim hala İstanbul Boğazı’nda direnmemizin bir manası var mı? Tanker, büyük yük gemileri artık bunlara İstanbul Boğazı’nı kapayıp onların hepsini bizim Kanal İstanbul’a kaydırmamız gerekecek.
“LİMANLARLA, MARİNALARLA BU PROJENİN DÜNYADA MÜSTESNA BİR YERİ OLACAK”
- Ülkemize çağ atlatacak bu türlü bir projeyi muhalefetin insafına bırakamayız. Bizim Kanal İstanbul ile gayemiz birinci derecede; 1- etraf tehdidinin ortadan kaldırılması, 2- İstanbul’daki bugüne kadar yaşanmış bütün kazalardan büyük oranda kurtulmak. 3- Çok daha sağlıklı bir deniz trafiğini sağlamak. Bir başka adım burada limanlarla, marinalarla bu projenin dünyada müstesna bir yeri olacak. Bunu parmakla gösterilir hale getireceğiz. Bu bahiste muhalefetin yaklaşım usulleri çok çok yakışıksız. Şayet biz bunlara eyvallah edersek hiçbir şeyi yapamayız.
- ?Katar öğrencilerini bize gönderiyormuş, imtihansız tıp fakültelerine alıyormuşuz, bu türlü bir şey olabilir mi?
- Gösteri yapmak uğruna kimsenin İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin geleceğiyle oynamaya hakkı yoktur.
- Müsilajın nedenlerine, lokal yöneticilerin işbilmezliğini eklemek lazım.
- Akademik özgürlüğün olmadığı rastgele bir üniversite filan kelam konusu değil. Bizim rastgele bir üniversitede oradaki özgürlüğü kısıtlamak üzere bir kaygımız yok. Özgürlük, bir diğerinin özgürlük alanına müdahil olmamaktır. İlmin ve irfanın merkezini teröre kurban edersek yazık olur.
- Üniversitelerdeki tüm akademik takımlara baktığımız vakit bayan oranı yüzde 51’in üzerinde. Bu, Cumhuriyet tarihinde görülmüş bir durum değil.
- Ruhu genç olan birisiyim ben. Bütün gençlik çalışmalarının içerisinden gelmiş birisiyim. Münasebetiyle benim gençlikten uzak kalmam mümkün değil.
