Çok inandığım bir atasözüdür: Her şerde bir hayır vardır! Pandemi devrinin de bir şer olduğu kesin. Yalnızca bizim memleketimizde 5 bin yurttaşımız hayatını kaybetti. On binlercesi iyileşti ancak işini kaybedenlere ne demeli? On binlerce kişi, fakirleşti, geleceğini de göremiyor. Bunalıma dayanmak için birikimi olmayan, ne devir nasıl çalışacağını bilmeyen bir işkolu da cümbüş dalının emekçileri, müzisyenler! Bir öteki deyişle “Sahne emekçileri!” Nedenini, niçinini en iyi anlatabilecek bir sanatçı ikili sordum. Nazmi Sunal, baterist, müzisyen. Eşi, Zeliha Sunal müzikçi, müzisyen. Biri önünde sahnenin, biri onun ardında. Üstelik Zeliha Sunal, POPSAV’da idarede ve çetin durumdaki emekçiler için de yardım eforu içinde. Niçin bu türlü hazırlıksız yakalandılar, sorunun temelinde ne yatıyordu? Herkes şapkasını önüne koyup ben nerede cürüm yaptım diye düşündü mü, bu bunalımdan nasıl çıkacak bölüm?
ÖRGÜTLÜ OLMANIN GÜCÜ
PopSav, MESAM, MSG, Müzisyenler Sendikası, MÜYOR 1 esasen vardı lakin çok da aktif değildi. Hiçbir noktaya bağlı olmayan, müzik yapan lakin esnaf olarak bile gözükmeyenler bir anda birkaç platform oluşturdu. Her birinde 3-5 bin kişi var. Türkiye Müzik ve Sahne Emekçileri Platformu’nun Yöneticisi Turhan Yükseler, on bin kimseye yakın sahne emekçisini örgütledi. Türkiye Aktiflik ve Şov Sanatları Platformu, örgütleyen Serkan Hakkı Ertunç, “Rodi” müzik enstrümanlarını taşıyan evlatlar, vokalistler, dansçılar burada da yaklaşık 2 bin kişi görünüyor. Sanatçı Destek Platformu’nu Hüseyin Aygün yürütüyor. Düğün müzisyenleri daha çok burada örgütlenmiş. 2 bin 500 kişi kadar da burada.
Kendi de müzisyen olan Nazmi Sunal, meslektaşlarını açık sözlülükle eleştiriyor. Her şey yanlıştı diyor. Bu beşerler çalıştığı sürece var, çalışmadıkları devir yoklar. Müzisyenin kendisinin de sanatkarının da sistemin içinde olmayı kabul etmesi ve ona nazaran disipline olması lazım. Bundan sonra artık müzisyen de sigortasız, kayıtsız çalışmaz. Örgütlü olmanın gücünü anladılar. Bu yıllardır yapılan yanlışlığı düzeltmemizin devridir, fırsattır, hiçbir şey eskisi üzere olmayacak. Toplumsal teminatın, birbiriyle dayanışmanın, birinin işini almak için fiyat indirmemenin ne kadar kıymetli olduğunun anlaşıldığı bir imtihan oldu. Müzik her koşulda çalardı, ramazanda da çalardık, savaşta da. Birinci sefer sustuk. Ne vakit tekrar çalarız bilmiyoruz. Devlet de bizi hiçbir devir bölüm olarak görmedi. Lakin bu, devletin müzik aletlerine, üstelik de pandemi devrinde yüzde on ek gümrük vergisi getirmesini engellememiş!
POPSav, müzisyenlere yardım eli uzattı
Özal tarafından 89’da kurulmuş bir vakıf olarak idare değişikliği yapıp Metin Özülkü’nün başkanlığında müzik akademisi kurmak üzere girişimler hazırlarken buhran başlayınca çetin durumda kalan müzik emekçilerine yardım etmek birinci icraatları oldu. Davetlerini kabul eden 72 sanatçı, meskenlerinde hazırladıkları bantlarla konsere katıldı. Sezen Aksu, müziklerinin çalınmasına onay verdi, Ajda Pekkan ise katılmadı. Herhalde Cumhurbaşkanlığı konserinde daha çok ilgi göreceğini düşünüyordu! 15 film sanatkarı söyleşileriyle destek verdi. P and G ana sponsor, DenizBank sponsor, Migros küçük sponsor oldu. YouTube’dan milyonlarca kişi izledi. PopSav, şu anda muhtaçlık sahibi müzik emekçilerine doldurttuğu formlarla yardım taleplerini topluyor. Başvuranların içinde nitekim gereksinimi olanlara destek olacaklar. Bu desteğin ne kadar olacağı sayı ortaya çıkınca ayan olacak. PopSav şu ara İBB’nin Yenikapı Aktiflik meydanında yapmayı düşündüğü konserlerde mentorluk yapmak, ekte bulunmak için umutlanıyor. “Projelerimiz çok, ancak önümüzü göremiyoruz, müzik dünyası olarak çalışmaya başlamadık. Ne devir başlayacağımızı da bilemiyoruz, fakat ruhun da iyileşmesi için müzik gerekir. Herkesin müziğe muhtaçlığı var. Müzik üretimi de durdu. Kendi stüdyosu olanlar yola devam edecek, güçlü olan ayakta kalacak. Daima birlikte ayıklanacağız.” Diyorlar. Müzik ve parti hayatımıza geri dönecek ve tahminen eskisinden daha çılgın ve akıllı olacak!
Cumhuriyet
