Danıştay İdari Dava Daireleri Şurası; Danıştay 10. Dairesi’nin, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine ait Cumhurbaşkanı Kararı’nın yürütmesinin durdurulması isteminin reddedilmesine yönelik yapılan itirazı oy çokluğu ile reddetti. Karara 5 üye muhalif kalırken, 2 üye toplumsal cinsiyet vurgulu karşı oy münasebeti yazarak, bayana şiddetin devam ettiği ve bayana şiddetle gayrette İstanbul Sözleşmesi’ne gereksinim olduğu vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Türkiye’nin ayrıldığı İstanbul Sözleşmesi’ne ait Cumhurbaşkanı Kararı’nın iptal edilmesi ve yürütmesinin durdurulması emeliyle davalar açılmıştı. Danıştay 10. Dairesi, ortasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin AKP devrinde 1. Hukuk Müşaviri’yken Danıştay’a atanan Lütfiye Akbulut’un da olduğu 3 üyenin oy çokluğu ile yürütmenin durdurulması talebini reddetmişti. Karar, itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşınmıştı. Konsey, 5’e karşı 8 üyenin oy çokluğu ile itirazı reddetti. Anayasa, milletlerarası mutabakatları sonlandırmaya ait karar olmadığı anımsatılan kararda, memleketler arası muahedeleri onaylama yetkisinin Cumhurbaşkanına ilişkin olması nedeniyle “Cumhurbaşkanının, milletlerarası mutabakatları sonlandırma ya da mutabakatlardan çıkma yetkisine da sahip olacağı sonucuna ulaşıldığı” savunuldu.
AYM’YE MÜRACAAT VURGUSU
Karara muhalif kalan Ziya Özcan, Hasan Odabaşı, Muhsin Yıldız, Hasan Önal ve Bilge Apaydın ortak bir karşı oy münasebeti yazdı. Münasebette, temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevlerin maddeyle düzenlenen mevzular olduğu ve bu bahislerde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağı vurgulandı. Memleketler arası kontratların yasa kararında olduğu belirtilen ve bu nedenle Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilmesinin hukuken imkanlı olmadığına işaret edilen münasebette, bir memleketler arası mukaveleyi feshetme yetkisinin anayasayla ya da maddeyle verilmesi gerektiğine işaret edildi. Kararda ayrıyeten fesih kararına destek gösterilen 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin ilgili hususlarının anayasaya alışılmamış olduğu vurgulanarak, Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması gerektiği kaydedildi.
TOPLUMSAL CİNSİYET VURGUSU
Üyelerden Özcan ve Yıldız, ikinci bir karşı oy münasebeti de yazdı. Toplumsal cinsiyete vurgu yapılan ve toplumsal cinsiyet kavramının gündelik hayattaki kaynak ve fırsatlara eşit formda ulaşma ile eşit haklara sahip bireyler manasına geldiği kaydedilen münasebette, İstanbul Sözleşmesi’nde de toplumsal cinsiyet eşitliğine işaret edildiği aktarıldı. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek için hukuken geçerli münasebet belirtilmediği bedellendirilen münasebette, “Kadınlara yönelik şiddetin devam ediyor olması, bayanları şiddete karşı müdafaaya dair iç hukuktaki 6284 sayılı yasanın İstanbul Mukavelesi kararlarına direkt göndermede bulunması, öbür bir deyişle bu kanunun, bayanları gerçek manada müdafaada tek başına kendisinin kâfi olmayacağını ve değinilen kontratın dayanağına de gereksinimi olduğunu kabul etmesi karşısında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının, sebep ve hedef ögeleri istikametinden de hukuka ters olduğu sonucuna varılmıştır” denildi.
