Kars’ta misyon yapan bir tabip, teze nazaran kaldığı apart otele gelen arkadaşının kimliğini “yasal olmadığı” için apart görevlilerine vermeyince, “fuhuş yapmak”la suçlandı. Kapısına polisin geldiğini ve karakola götürüldüğünü belirten tabip, “Israrla içerdeki konuğu görmek istediler. Konutumu arama yetkileri olmadığını, konuğumun cinsiyetinin sorulmasının çağdışı olduğunu söyledim” dedi.

Teze nazaran, apart vazifelisi, hekimin konuğunun kimliğini görmek istedi. Tabip kimliği vermeyince konuğunun “kadın mı erkek mi” olduğu soruldu. Hekim bu bilgiyi de vermeyince vazifeliler polisi arayarak hekimi “fuhuş yapmak”la suçladı. Tabibin kaldığı daireye giden polis, meskeni aramak ve içerideki konuğu görmek istedi. Polisi “evi arama yetkisi yok” diyerek içeri almayan hekim, “Herkeste birebir örümcek kafalılık var” dediği gerekçesiyle gözaltına alındı. Hekim hakkında tutulan tutanağın münasebeti olarak ise arkadaşının “şüpheli” olduğu gösterildi. Hekim, “Peki, bana nasıl tanımadığım bir insan tarafından ısrarla konuğumun cinsiyetinin sorulabileceğini sorguladınız mı?” demesi üzerine polis memuru tarafından “Saatlik fuhuş diye bir şey var sonuçta” karşılığını aldı.

‘HUKUKA AYKIRI’

Fuhuşla suçlandığını söyleyen hekim, yaşanan süreci toplumsal medya hesabından şu sözlerle duyurdu: “Maalesef ortamda o kadar eşitsiz ve ezici bir tutum vardı ki kendi yönelttiğim şikâyeti geri aldım. Eşyalarımı almak için konutuma döndüğümde de apart vazifelisi aracımızın yolunu kesti ve tehditkâr bir halde yarın eşyalarımı toplayıp gitmemi söyledi. Karakoldaki muameleden sonra polisi arayamadım.”

Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, polisin yaptığının hata olduğunu belirterek “Apart daire kiralanan yer o kişinin konutudur. Kişinin kimi konuk olarak kabul edeceği onun tercihidir. Fakat bir hatanın işlenmesi ve önlenmesi kelam hususuysa kişinin kimliği sorulabilir yahut konutuna girilebilir. Bu tıp müdahaleler de kural olarak hâkim kararı gerekir. Birtakım hallerde savcılığın talimatı da kâfi olabilir. Bir bayana yönelik, fuhuş yapabileceği iması, kişinin kolluk otosunda haksız tutularak özgürlüğünün kısıtlanması, kişinin konutuna süreksiz mühlet de olsa girişinin engellenmesi, hata oluşturan davranışlardır” dedi.

Mor Çatı kurucusu avukat Canan Arın ise “Onlar daima şeriatın adımları ve IŞİD’in Türkiye’ye hâkim olmaya başlamasının göstergeleri. Bu hükümetin tavrı sonucunda bu hale geliyor. Hiç kimseyi ilgilendirmez sizin meskeninize gelenin kim olup olmadığı. Artık insan haklarını hiçe sayıp, büsbütün ayaklar altına alıp çiğniyorlar” dedi.