47 yaşındaki ismi verilmeyen bayanın birinci sefer 2020 baharında ABD Ulusal Sıhhat Enstitüleri’nin hastanesine kaldırıldığı bildirildi.

Koronavirüs teşhisi konan hastanın durumu 335 gün olumlu kaldı ve konutta oksijen takviyesi almasına neden olan semptomları da devam etti.

Araştırmacılar, enfeksiyonun birinci periyodunda toplanan örneklerden alınan genetik bilgileri ilerleyen aylarda alınan örneklerle karşılaştırdı. Tahliller virüs suşunun değişmediğini gösterdi.

Diğer bir deyişle hasta yine enfekte olmamıştı, neredeyse bir yıl boyunca tıpkı virüsü barındırmaya devam etmişti.

Independent Türkçe’nin Science Magazine’den aktardığına nazaran, hasta daha evvel lenfoma tedavisi görmüştü. Koronavirüsün bağışıklık sistemi zayıfladığı için hastanın bedeninde bu kadar uzun mühlet kalabildiği düşünülüyor.

Hasta yaklaşık kanser nedeniyle üç yıl evvel CAR T hücre tedavisi görmüştü. Bu tedavide genetiğiyle oynanan yapay T-hücre reseptörlerini taşıyan hücreler hastalara uygulanıyor.

CAR T tedavisi bu hastada muvaffakiyetle sonuçlanmıştı. Lakin bedende antikor üreten B hücrelerinin birçoklarını tüketerek bağışıklık sistemini de zayıflatmıştı.

EN UZUN HADİSE

ABD’de daha evvel bir lösemi hastasının koronavirüsü 70 gün boyunca bulaştırabildiği olay örnekleri de kayda geçmişti. Lakin bunun şimdiye dek kayda geçen en uzun olay olduğu belirtiliyor.

Şimdi hakem onayından geçmeyen araştırmanın müellifi, moleküler virolog Elodie Ghedin, bağışıklık sisteminin zayıfladığı hastalardaki koronavirüs enfeksiyonların genetik açıdan oldukça bilgi verdiğini söz etti.

Araştırmacılar, bu hastadan ve kronik enfeksiyondan mustarip öteki hadiselerden alınan örnekleri tahlil ederek virüsün nasıl evrildiğini tahlil edebilir.

Hakikaten kelam konusu hastadan örneklenen koronavirüste, iki genetik delesyon (genomun kimi kesimlerini silen mutasyonlar) tespit etti. Üstelik bunlardan biri, virüsün hücreyi istila ederken kullandığı sivri uçlu proteinini kodlayan genlerde meydana gelmişti.

Kronik enfeksiyonlar ender görülse de yeni varyantların ortaya çıkmasına neden olabilir.

Uzmanlara nazaran virüsün zayıf bağışıklık sistemine sahip bir bedende gelişmek için daha fazla vakit ve alan bulma imkanı oluyor.

Ghedin, bu tıp olayların “virüsün genetik alanı nasıl keşfettiğinin görülmesi için bir pencere açtığını” tabir ediyor.