KSÜ Tıp Fakültesi Kütüphanesi sorumlusu öğretim vazifelisi Metin Çuhadar, Kasım ayında koronavirüse yakalandı. Tedavinin akabinde sıhhatine kavuşarak, tekrar işine dönen Çuhadar’ın 2 ay sonra sol gözü görme yetisini kaybetti. Misyon yaptığı fakültenin göz polikliniğine müracaat eden Çuhadar’ı muayene eden KSÜ Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Kısmı Lideri Prof. Dr. Gökhan Özdemir, Çuhadar’ın geçirdiği koronavirüsün göz damarlarında tıkanıklığa neden olduğunu, bu nedenle de görme yetisini kaybettiğini belirledi.
“KORONAVİRÜSTEN ÖTÜRÜ BAŞIMA BU TÜRLÜ BİR ŞEYİN GELECEĞİ HİÇ AKLIMA GELMEZDİ”
4 çocuk babası Metin Çuhadar, koronavirüsü çok rahat atlattığını, tedavi mühletince de tabibin tüm ihtarlarına uyup verdiği ilaçları da kullandığını söyledi. Daha evvel gözüyle ilgili hiçbir rahatsızlık yaşamadığını, sol gözünün birden karardığını tabir eden Metin Çuhadar, koronavirüse yakalanması ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Koronavirüse kasım ayının başında yakalandım. 15 gün karantinada kaldık. 3 Şubat’ta gözümde güneş ışığı üzere bir şeyler parladı. İkinci gün görme kaybı başladı. Sonra KSÜ Tıp Fakültesi Göz Polikliniği’ne muayeneye geldim, damar tıkanıklığı teşhisi koydular ve oksijen tedavisine yönlendirdiler beni. 20 seans almama karşın açılmadı, tekrar geldim ve düzelmeyeceğini öğrendik. Göz kapandı büsbütün. Görme kaybının Covid’in kanı koyulaştırmasından ötürü pıhtı atmasından, göz damarlarının tıkaması nedeniyle olduğunu biliyoruz. Koronavirüsten ötürü başıma bu türlü bir şeyin geleceği hiç aklıma gelmezdi. Zira koronavirüsü çok hafif atlattım, neredeyse nezle üzereydi, grip üzere bile değildi. Ancak sonuçta bu türlü bir hadiseyle karşılaştık. Ağrı acı olmadı, yalnızca beğenilen görme kaybı oldu, 2 gün içinde büsbütün gitti.”
“VİRÜSÜN YOL AÇTIĞI EMBOLİLERDEN ÖTÜRÜ GÖZDEKİ DAMALAR TIKANIYOR”
Prof. Dr. Gökhan Özdemir ise, koronavirüsün tüm bedende emboliler (damar tıkanıklığı) oluşturarak tüm damarları tıkadığını ve buna bağlı olarak da tahribat meydana geldiğini söyledi. Koronavirüsün beğenilen pek çok dokuyu etkileyebilen bir hastalık olduğunu kaydeden Özdemir, şöyle devam etti:
“Hastamız, tam görme kaybından yakınıyordu. Yaklaşık 2 ay öncesinden Covid’i geçirmiş, atlatmış ve iyileştikten bir ay sonra bir gözünde kalıcı görme kaybıyla karşımıza çıktı. Hastayı muayene ettiğimizde bir gözünü besleyen arterde, santral retinal arterinde tıkanıklık ve buna bağlı olarak kalıcı görme kaybını fark ettik. Covid, bedendeki tüm organları etkileyip ziyan verdiği üzere gözlere de ziyan verebilir ve ekseriyetle de verdiği ziyan damar tıkanıklığı yüzünden oluyor. Virüsün yol açtığı kardiyovasküler komplikasyonlar ve embolilerden ötürü gözdeki damarlar tıkanıyor. Zira bu virüsün insan metabolizmasına verdiği ziyan, son derece komplike ve karmaşık. Bu, virüsün hastalık sürecinde sitokin fırtınası üzere pek çok olay kelam konusu ve bu tıp sitokin fırtınası üzere emsal olayların insan bedeninde emboli yapması kelam konusu. Bu emboliler hangi organda olursa o organın dizfonksiyonu olarak karşımıza çıkabiliyor. Muhtemelen bu sitokin fırtınasına benzeri olayların gözümüzdeki embolileri de tetiklediğini, varsaymak hakikat olabilir. Ne yazık ki bu tablo, geri dönüşümsüz bir tablo. Bu koronavirüsün yol açtığı arter tıkanıklığına bağlı geri dönüşümsüz ve kalıcı bir görme kaybına yol açıyor. Bu da hastalarımız için çok olumsuz bir durum.”
“HASTALIĞI NE KADAR HAFİF GEÇİRİRLERSE GEÇİRSİNLER KENDİLERİNE VERİLEN İLAÇLARI KULLANSINLAR”
Damaların, dokulara besin ve oksijen taşıdığını ve bu nedenle de hayati ehemmiyet taşıdığını tabir eden Gökhan Özdemir, damalarda meydana gelebilecek emboli, yani tıkanma nedeniyle dokuların beslenemediğini, buna bağlı olarak da dokularda tahribat yaşandığına dikkat çekti. Gözlerdeki embolilerin daha mikro emboli olduğunu, bunun da gözdeki dokularda tahribat yaratarak görme kaybına yol açtığını belirten Özdemir, koronavirüs hastalarını da uyararak, “Koronavirüs tanısı alan hastalarımız, hastalığı ne kadar hafif geçirirlerse geçirsinler kendilerine verilen ilaçları kullansınlar. Zira bu ilaçlar, ileride bir ekip komplikasyonların gerçekleşmesini engelleyecektir. Bazen hastalarımız ‘Hastalığı çok önemli geçirmiyorum, semptomlarım çok hafif o vakit bu ilacı yutmasam da olabilir’ diye düşünebiliyorlar. Bu yaklaşım gerçek bir yaklaşım değil. Ne kadar hafif geçirirlerse geçirsinler kesinlikle doktorlar tarafından kendilerine verilen ilaçları kullanmalarında yarar var” dedi.
Cumhuriyet
