Demireller Tarım Madencilik Şirketi’nin işletmek istediği maden alanının; Yargöçen Doruğu mevkii ve Yatağan ilçesi Bencik Mahallesi, Balık Dağı mevkiinde açılması planlanıyor. Şirketin, proje tanıtım belgesinde yer alan bilgilere nazaran; yılda 500 bin ton boksit çıkarılması ve işletilmesi hedefleniyor.
Köylüler, proje belgesinde; “basralı” olarak bilinen, Tuzabat ve Bencik köylerinde çam balı üretilmesini sağlayan basra böceklerinden hiç bahsedilmediğine dikkati çekiyor. Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği’nin bilgilerine nazaran de dünyadaki çam balının yüzde 92’sini Türkiye karşılıyor. Balın yüzde 80’i ise Muğla’dan geliyor. Kentte ise 40 bin kişi balcılık ile geçimini sağlıyor.
Köylüler, ayrıyeten; proje alanının zeytinlik alanları dışında gösterildiğini belirtiyor.
“ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR” KARARI ALINMIŞ
Etraf Şehircilik Vilayet Müdürlüğü, proje için “Çevresel Tesir Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı aldı. Yöre halkı “ÇED gerekli değildir” kararını şaşkınlıkla karşıladıklarını belirttiler.
“KESTİRMEYİN ÇAMLARIMIZI, SAHİP ÇIKIN BİZE”
35 yıldır Tuzabat Mahallesi’nde arıcılık ile geçimini sağlayan Süleyman Öner, maden ocağından çıkacak olan tozun arılara ziyan vereceğini belirterek şöyle konuştu:
“Arı kovanları ve açılacak maden alanı ortası 300 metre. Arıların uçuş güzergâhı 10 kilometreyi buluyor. Basra böcekleri de nemli bölgelerde yaşayabiliyor. Toz, nemi yok ettiği için basra böceklerinin yaşama talihi kalmıyor. Ayrıyeten proje kapsamında, yalnızca bu projede 4 bin 95 ağaç kesileceği evrakta yazılmış. Tuzabat, Korucuk, Kalinagil, Bencik bölgesinde verilen arama ruhsatlarının toplamı yaklaşık 5 bin hektar. Burası çam ağaçlarımız ve basralı bölge. Tarım ve Orman Bakanımızdan rica ediyorum. Kestirmeyin çamlarımızı. Sahip çıkın bizlere. Çam balımız yalnızca bu doğal yerde yetişiyor. Bu taş için çam balımızı katletmeyin. Basra böcekleri tozdan etkilenir. Katletmeyin yeşilimizi, Katletmeyin tabiatımızı.”
“BURASI BİZİM GEÇİM KAYNAĞIMIZ”
Yapılması planlanan maden ocağından çıkan tozun zeytinliklere de ziyan vereceğini belirten, dededen kalan zeytinlikleri ile geçimini sağlayan Halil İbrahim Fayda ise şunları söyledi:
“Burası bizim dede toprağı zeytinliğimiz. Bu maden ocağından çıkacak toz bitkileri çiçek vaktinde öldürür. Bu ağaçlar zeytin yapamaz. Tarımı bitirir. Ayrıyeten bu proje Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında 3573 sayılı Kanun unsur 20’ de ‘zeytinlik alanları içinde ve bu alanlara en az 3 kilometre arada zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli ziraî sanayi işletmeleri imali ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının müsaadesine bağlıdır’ kanununa da karşıt. Bizim geçim kaynağımız burası. Artık bu arıların zeytine, kiraz, elma ağacına da yararı var. Arı bitti demek tarım bitti demek.”
“MADEN OCAĞI BİZİM İÇİN MEVT DEMEK”
Tuzabat Mahallesi sakinlerinde Yaşariye Özkaya ise “Ben bu köyde oturuyorum meskenim kiraz bahçelerim, meyve zerzevat yetiştirdiğim bahçem var. Ben olağanda hiç ilaç gübre kullanmıyorum. Fakat yapılmak istenen ocak burada. Biz bu alana maden ocağı ve tesis açılmasını istemiyoruz. Madem ocağı bizim için toz demek, arılar içinde toz, vefat demek. Arılar ölürse meyvecilikte, kirazlarda döllenme olayı olmuyor. Meyve, zerzevat olmazsa bizde olmuyoruz. Yani madem ocağı bizim için vefat. Mutlaka istemiyoruz. Yöre halkı olarak, çocuklarım ve geleceğim için de istemiyorum. Hoş Muğla’mız bize kalsın arıcılığımız ölmesin, yeşilliğimiz ölmesin. Boksite hayır” diye konuştu.
“BİR TAŞ İÇİN BUNLARA PAHA Mİ?”
Mahalle sakinlerinden meyvecilik ile geçimini sağlayan Mustafa Özkaya ise “Ben bu köyde yaşayan bir vatandaşım. Meyvecilikte geçiniyorum. Şu zirvelerde baktığınız vakit ihtiyar ağaç yok. Bu ağaçlar niçin kesiliyor. Vatandaş olarak kuşku duyuyorum. Bir taş için bunlara bedel mi?” dedi.
Cumhuriyet
