Hak-İş Konfederasyonu Genel Lideri Mahmut Arslan, taşerondan takıma alınan personellerin iş kollarını değiştiren düzenlemeyle ilgili, “Bizim itirazımız bu düzenlemenin yanlış olduğudur. Yanlışsız olan nedir? Şu anda çalışanlar, hangi sendikanın hangi iş kolunda çoğunluğu varsa o sendikanın üyesi kalmaya devam etsinler, toplu mukaveleyi onlar yapsınlar.” dedi.
Arslan, basın mensuplarıyla bir ortaya geldi, konfederasyonun faaliyetleri ile çalışma hayatına ait açıklamalarda bulundu.
696 SAYILI KANUN KARARINDA KARARNAME
Arslan, taşerondan takıma alınan çalışanların iş kollarını değiştiren düzenlemeyle ilgili de değerlendirmelerde de bulunarak, 696 sayılı Kanun Kararında Kararname (KHK )ile 6356 sayılı Kanun’a eklenen süreksiz 7. hususun 3. fıkrası mucibince konfederasyonlarına bağlı sendikalara üye on binlerce emekçinin iş kolunun 1 Kasım 2020’den itibaren değiştirileceğini anlattı.
Yapılan düzenlemenin personelleri kendi iradeleri dışındaki bir sendikaya üye olmaya zorlayacağını belirten Arslan, “Bizim itirazımız bu düzenlemenin yanlış olduğudur. Yanlışsız olan nedir? Şu anda çalışanlar, hangi sendikanın hangi iş kolunda çoğunluğu varsa o sendikanın üyesi kalmaya devam etsinler, toplu mukaveleyi onlar yapsınlar.” dedi.
Arslan, çalışanların kendi iradeleriyle istedikleri sendikaları tercih ettiğine lakin 1 Kasım prestijiyle hiç tanımadıkları bir sendikaya üye olmak zorunda bırakılacaklarına işaret ederek bunun kendileri için de büyük bir sorun olduğunu söz etti.
Mahmut Arslan, 10 yıldır taşeron gayreti verdiklerini, bu beşerlerle sendikal aidiyet kurduklarını belirterek, bu düzenlemenin konfederasyondaki 200 bin üyeyi etkileyeceğini söyledi. Taşerondaki çalışanların tamamına yakınını sendikasızken örgütlediklerini aktaran Arslan, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“2014’te bunlar için toplu kontrat yolunu açtık, bir kanun düzenlemesiyle taşeronlarda toplu kontrat imkanı getirildi. Bunları başardık. Toplu kontratlarda hükümet bizimle görüştü. 2017’de takım verilirken yeniden en taşeronlarda en fazla üyeye sahip Hak-İş olduğu için hükümetle bu görüşmelerde muhatap olduk. Bütün bunları yaptıktan sonra, gelip 1 Kasım’da hiç hak etmeyen sendikalara, konfederasyonlara, üyelerimizin kanun zoruyla üye olmaya zorlanmalarına Hak-İş daima itiraz etti. 1 Kasım tarihine kadar da olsa bu çabayı sürdüreceğiz ve bu yanlışı konuşmaya devam edeceğiz.”
Arslan, TİSK’in geçen yıl Antalya’da gerçekleştirdiği Ortak Paylaşım Forumu’nda her konfederasyonun üye sayısı kadar fidan dikmesini kararlaştırdıklarına değinerek, bu kararın evvelki gün ortak bir deklerasyona dönüştürüldüğünü ve nasıl yapılacağının ortaya koyulduğunu tabir etti.
TİSK, Türk-İş, Hak-İş olarak kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi konusunda bir çalışma yapacaklarına da dikkati çeken Arslan, “Önümüzdeki günlerde bunları da paylaşacağız ve bu mevzuda da Çalışma Hayatı Buluşmaları’nın 3’üncüsünü şayet taraflar da kabul ederse kayıt dışılık üzerine yapmayı planlıyoruz. Zira, Kovid-19 salgınında da kayıt dışının ne kadar belirleyici, kıymetli olduğunu bir kere daha müşahade ettik. Bu, bizim açımızdan çalışma hayatının işsizlikle birlikte en değerli gündemlerinden bir tanesi.” diye konuştu.
Kovid-19 salgınıyla uğraşta sona gelinmediğini, bu nedenle meskenden yahut uzaktan çalışma üzere yeni çalışma biçimlerinin tartışılmaya da başlandığını da anlatan Arslan, “Bununla ilgili de mevzuatımızda kanun değişikliği yapıldı ama yönetmelik yayınlanmadı. Bakanımızın söylediği, bu yönetmeliğin bir an önce çıkacağı konusunda. Hatta biz, bir kısım teşebbüslerde bulunduk, ipucu alamadık. Bu kanuna bağlı olarak bir yönetmelik çıkması gerekiyor.” dedi.
Arslan, sıhhat çalışanlarına ek ödeme konusunun çözülmediğine de işaret ederek, Sıhhat Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığına bağlı 200 bine yakın sıhhat çalışanı olduğunu, bunlar ortasında bir adaletsizliğin olmaması gerektiğini vurguladı.
Cumhuriyet
